26 Aralık 2012 Çarşamba

Şiirler

DİL
Ağzıma aldım bir elma
Tat geldi ön tarafa
Tat molekülleri dilime dağıldı
Tükrüğe bulandı
Tomurcuklardaki almaçlar uyarıldı
Hemen beyine yollandı
Beynin sorumlu bölgesine geldi bilgi
Hemen uyarı değerlendirildi
Sonra tekrar gönderildi
Dilim tadı algıladı

DERİ
Çok büyük bir duyu organı
Kaplıyor her yanımı

İki tabakadır kısımları,
Alt deride bulunur duyu almaçları
Üst deride bulunur ölü tabakası

Sıcak soğuk algılanır
Acılar burada toplanır
Almaçlar ile beyne yollanır

Uyarılar geldi beynin sorumlu yerine
Beyin dedi bu sıcak diye
Hemen kurtuldum refleksle



KULAK
Kulak kepçesi sesi toplar
Kulak yolu zara yollar
Zar titrer kemikleri sallar
Uyartıları algılar salyangozdaki almaçlar

Beyindeki işitme bölgesine geldi bilgi
Hemen uyarı değerlendirildi
Sonra tekrar gönderildi
Kulağım dinledi sesleri



BURUN
Koku geldi burnuma
Mikroplar bulunur toz toprakta
Mikroplar tutuldu kıllarla
Atıldı mukusla

Burnumun duvarı mukoza tabakası
Burnumda kaplıyor her yanı
Burnun dildir arkadaşı
Beraber yaparlar dat almayı

Burunda et büyür konuşamasın
Sinüsler tıkanır rahatsızlanırsın
Baş ağrısından bıkarsın
Hemen doktora koşarsın

Burnun kanayınca sakın korkma
Hemen al buz dolu bir torba
Yasla kaşlarının arasına
Rahatla



GÖZ
Göz çukurunda bir bilye
Bilye deyip geçme, marifetini dinle
Işınlar geldi korneaya
Kırdı attı arkaya

Göz bebeğinden geçti merceğe
Biraz daha kırıldı orada
Şimdi geldi sıra
Sarı lekeye ters düşen cisme

Almaçlar hemen algıladı
Çabucacık beyne yolladı
Beyin baktı sarsıldı
Düşünmeye başladı

10 salise geçti aradan
Hemen yolladı durmadan
Gözümde belirmeye başladı ışık
Görüyorum çevremde pek çok varlık



Vücudumuz                          
Bir makinedir insan
İşletir bunu beyin
Beyincik başkanıdır
Beş duyu denen şeyin.
El tutar, kol destekler
Bir kafestir göğsümüz
Orada ciğerle kalp
Çalışır gece gündüz.
Bir örtüdür etimiz
Kemiğimiz çatıdır
Ayaklarımız yolcu
Gövdemizin atıdır.


İnce Bağırsağım
Hem uzundur hem ince 
Uzunluğu yedi metre 
Pankreastan özsu alır 
Kendi de salgı salgılar 
Kana geçirir besinleri 
Sindirimi tamamlar
Karaciğerim
Karın boşluğumda benim 
Koyu kırmızı bir organ 
Alyuvar yapar demiri 
Kan şekerimi ayarlar
Safra salgılar karaciğerim 
Pankreastan özsu alır 
Akıtır ince bağırsağıma 
Sindirimi hızlandırır






Duyu Organları

           DUYU ORGANLARI
       Çevremizi algılamamızda görevli olan göz, kulak, burun, dil ve deri duyu organlarımızdır.Duyu organlarımız birlikte çalıştığında çevremizi algılamamız daha kolay ve doğrudur.Çevremizdeki cisimlerin sesini, rengini, kokusunu, sertliğini, yumuşaklığını, sıcaklığını vb. özelliklerini duyu organlarımız sayesinde hissederiz. Uyarıları dış ortamdan alarak sinirlere aktaran, duyu organlarının yapısında bulunan özel hücrelere duyu almaçları adı verilir. Farklı duyu organlarımız için farklı almaçlar vardır. Uyarı, ilgili almaç tarafından alındığı zaman uyartıya dönüşür. Uyartılar, duyu almaçları sayesinde, duyu-sinir yolu ile beyindeki duyu merkezlerine iletilir.  Bu merkezler, kendilerine ulaşan uyartı mesajını değerlendirir, mesajın gerektirdiği cevabı vücudun ilgili bölümlerine gönderir ve bu bölümlerin cevabı yerine getirmesini kontrol eder. Bu sayede dış ortamdan gelen uyarıları algılarız.

* Duyu organlarımızın beraber çalışması durumunda algılamamızın daha kolay ve doğru olur.
* Çevremizdeki cisimlerin sesini, rengini, kokusunu, sertliğini vb. duyu organlarımız sayesinde hissederiz.
* Dış ortamdan duyu organlarımız ile aldığımız uyarıları sinirlere aktaran özel hücrelere “duyu almaçları” adı verilir. Duyu almaçlarının, duyu organlarının yapısında bulunur.
* Farklı duyu organlarımız için farklı almaçlar vardır. Duyu almaçları sayesinde uyartıların, duyu-sinir yolu ile beyindeki duyu merkezlerine iletilir. Beyindeki ilgili merkezin kendisine ulaşan uyartı mesajını değerlendirip mesajın gerektirdiği komutları vücudun ilgili bölümlerine verir ve bu bölümlerin verilen komutları yerine getirmesini kontrol eder. Böylece dış ortamdan gelen uyarıların algılanması sağlanmış olur.

    rme Organımız Göz
     Göz, çevremizden aldığı ışık sayesinde görmemizi sağlayan duyu organımızdır. Gözümüzü koruyan yapılar kaşlar, göz kapakları, kirpiklerdir.Gözümüzde ayrıca gözyaşı bezleri ile göz yuvarlığını göz çukuruna bağlayan ve bunların hareketini sağlayan kaslar bulunur. Aşağıda şekli inceleyerek gözün görmesini sağlayan bölümler hakkında bilgi edinelim.

Göz sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak üzere üç bölümden
oluşur.
Gözün Bölümleri
a) Sert Tabaka:
Gözün dışında bulunan beyaz renkli kısımdır ve gözü dış etkilerden korur. Işığı kıran bu tabakaya saydam tabaka (kornea) adı verilir.
b) Damar Tabaka: Sert tabakanın altında yer alır ve gözün beslenmesini sağlayan damarlardan oluşur. Damar tabaka, gözün ön kısmındaki irisi oluşturur. iris gözün renkli kısmıdır. irisin ortasında bulunan kısma göz bebeği adı verilir. iris, gözümüze gelen ışığın şiddeti fazla olduğunda göz bebeğini daraltır, az ışıklı ortamlarda ise göz bebeğinin büyümesini sağlar.
c) Ağ Tabaka (Retina): Işığa karşı duyarlı almaçların bulunduğu kısımdır. Ağ tabakadaki sinirler birleşerek göz yuvarlağının arka tarafından çıkıp beyne gider. Sinirlerin göz yuvarlağından dışarı çıktığı yere kör nokta adı verilir. Kör nokta ışığa karşı duyarlı değildir ve burada görüntü oluşmaz. Kör noktanın üst kısmında ve göz bebeğinin hizasında bulunan çukur bölgeye sarı leke denir. Görüntü sarı lekede meydana gelir. Ağ tabakanın ön kısmında göz merceği bulunur.
Nasıl Görürüz?


1. Cisimlerden yansıyan ışık ışınları, önce saydam tabakaya gelir ve burada kırılır. Kırılan ışın ardından göz bebeğine gelir.
2. Göz bebeğinden gelen ışınlar, göz merceğinde tekrar kırılarak ağ tabaka üzerine düşer.
3. Ağ tabakada yer alan sarı leke üzerinde ters bir görüntü oluşur. Oluşan görüntü buradaki görme almaçları tarafından algılanır.
4. Algılanan görüntü, görme sinirleri vasıtasıyla beyindeki görme merkezine iletilir. Ters görüntü, beyindeki görme merkezinde düz olarak algılanır. Böylece görme gerçekleşir.
Göz Kusurları
Göz kusurları doğuştan olabileceği gibi sonradan da oluşabilir. Doğuştan olan bazı göz kusurları şunlardır:
Renk körlüğü (Daltonizm): Kırmızı ve yeşil renklerin birbirinden ayırt edilemediği bir göz kusurudur. Tedavisi yoktur. Yandaki resim renk körlüğünün belirlenmesinde kullanılır.
Şaşılık: Gözü hareket ettiren kasların uyumsuzluğu sonucunda oluşur, ameliyatla giderilebilir.
Aşağıdaki çizelgede sonradan oluşan bazı göz kusurları, bu kusurlara sahip kişilerin nasıl gördükleri ve bunların tedavi yolları verilmiştir.Gözlük ve kontak lensler, bazı göz kusurlarının tedavisinden kullanılan teknolojik araçlardandır. Saydam tabakadaki saydamlığın bozulduğu veya yok olduğu ya da bu tabakanın şeklinin değiştiği durumlarda hastalara kornea nakli yapılır. Kornea nakli, gözün bozuk olan korneasının sağlam bir kornea ile değiştirilmesi işlemidir.
    İşitme Organımız Kulak
     Kulaklarımız işitmemizi ve dengemizi sağlayan duyu organımızdır. Suya atılan bir taşın oluşturduğu dalgalar gibi havada da ses dalgaları mevcuttur. Bu ses dalgaları kulağımızdaki duyu almaçları ile algılanır. Aşağıdaki şekli inceleyerek kulağın bölümleri hakkında bilgi edinelim.
Kulak dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşur.
Kulağın Bölümleri
a) Dış Kulak: Kulak kepçesinden ve kulak yolundan oluşur. Kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıya sahiptir. Kulak yolu, kulak kepçesini orta kulağa bağlayan bir kanaldır. Kulağımız kulak kiri olarak adlandırılan bir sıvı salgılar. Bu sıvı, kulak yolundaki kıllar ile birlikte kulağa giren toz vb. maddelerin kulak zarına ulaşmasını engeller.
b) Orta Kulak: Orta kulakta çekiç, örs, üzengi kemikleri, östaki borusu ve oval pencere bulunur. Üzengi kemiği vücudumuzun en küçük kemiğidir. Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise iç kulaktaki oval pencereye temas eder. Bu özellikleri ile kulak kemikleri, kulak zarını iç kulağa bağlayan bir köprü oluşturur. Östaki borusu orta kulaktan yutağa açılır. Böylece orta kulak ile vücudun dışı arasındaki basınç farkını dengeleyerek kulak zarının yırtılmasını engellemiş olur.
c) İç kulak: Dalız, salyangoz ve yarım daire kanallarından oluşur. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangoza iletir. Salyangozda işitme sinirleri vardır ve gelen ses dalgaları işitme sinirleri ile beyne iletilir. Vücudumuzun dengesinin bozulup bozulmadığını beyinciğe bildirme işini salyangozun üst kısmındaki yarım daire kanalları yapar.
  İç kulakta yarım daire kanalları vücudun dengesini sağlanmasında önemli rol oynar. Vücudun durumu değiştiğinde buradan beyne giden mesajlar sonucu beyin vücudun konumunu değiştirip denge sağlar.
Nasıl İşitiriz?
1. Kulak kepçesi ile toplanan ses dalgaları kulak yolu ile kulak zarına gelir ve zarı titreştirir.
2. Kulak zarının titreşmesiyle birlikte çekiç, örs ve üzengi kemikleri de titreşir ve bu titreşim oval pencereye iletilir.
3. Üzengi kemiği, ses titreşimlerinin oval pencereden iç kulakta bulunan dalıza iletmesini sağlar. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangozdaki yarım daire kanallarına gönderir.
4. Ses, yarım daire kanallarındaki işitme almaçları tarafından algılanır ve işitme sinirleri aracılığı ile beyindeki işitme merkezine iletilir. Böylece işitme olayı gerçekleşmiş olur.
    İşitme Bozuklukları
   Çevrenizde işitme bozukluğu olan kimseler var mı? İşitme bozukluklarının sebebi ne olabilir? İşitme bozukluklarının birçok sebebi vardır. Bunların bazıları işitme kaybına, bazıları da sağırlığa yani hiç duymamaya yol açabilir.İşitme bozuklukları doğuştan olabileceği gibi sonradan da oluşabilir.  Kulak zarı sertleşmesi, orta kulakta kemik kaynaması ve iç kulaktaki zedelenmeler doğuştan olabilir. Bazen bir hastalık ya da yüksek şiddette sesler kulağa zarar verip işitme kaybına sebep olabilir. İşitme kaybı oluşursa işitme cihazı kullanılması gerekir.İşitme Cihazları: Dışarıdan gelen seslerin şiddetini yükselterek onları kulağın duyabileceği seviyeye getiren küçük elektronik aletlerdir. Genellikle iç kulakla ilgili işitme kayıplarında kullanılır ancak bazen orta kulak rahatsızlıkları için de kullanılabilmektedir. işitme cihazı sesi yükseltir ama işitme kaybını düzeltmez. Mikrofon, pil ve kulaklık gibi bazı temel parçalardan oluşur. işitme cihazları duyma bozukluğu olan her yaştaki insan tarafından kullanılabilir.
Wireless Teknolojisi: Duymayan kulaktan duyan ya da az işitme kaybı olan kulağa kablosuz iletim sağlayan yeni bir teknolojidir. Hasta bu cihazla, sesleri daha iyi duyar.
   Dokunma Organımız Deri
   Deri, en büyük duyu organımızdır ve vücudumuzun dışını tamamen kaplar. Ayrıca vücut ısısını ayarlar, solunum ve boşaltıma yardımcı olur ve vücudu dış etkilerden korur. Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı, soğuğu vb. duyuları algılayan almaçlar vardır.
Aşağıdaki şekli inceleyerek derinin bölümleri hakkında bilgi edinelim.


Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Derinin Bölümleri
a) Üst deri: Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır. Bu tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz. Üst derinin en dış bölümü ölü hücrelerden meydana gelmiştir. Bu bölümün altında canlı hücrelerden oluşan bir tabaka bulunur. Bu tabaka, deriyi güneşten gelen zararlı ışınlardan korur. Üst deride ayrıca derinin rengini belirleyen hücreler de vardır.
b) Alt deri: Üst deriye göre daha kalın olan alt deri, canlı hücrelerden oluşur. Alt deride kan damarları, kıl kasları, sinirler, ter bezleri, yağ bezleri, kıl kökleri ve duyu almaçları yer alır. Bu bölümün en altında ise yağ tabakası bulunur. Yağ tabakası vücudu çarpmalara ve vurmalara karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler. Burada yer alan ter bezleri, terleme ile boşaltıma yardımcı olur.
   Derimizle Nasıl Hissederiz?
   Alt derideki duyu  almaçları sıcak, soğuk, basınç, sertlik, yumuşaklık gibi duyuları algılar. Duyu almaçları ile alınan duyular, sinirler yoluyla beyne iletilir ve burada değerlendirilip algılanır. Derinin her yerinde aynı oranda duyu almacı yoktur. Bu yüzden de algılama duyusu derimizin her bölgesinde aynı değildir. Parmak uçları, dudaklar gibi bölgelerde algılama daha fazladır.
   Deri hastalıkları fiziki sebeplerle (kesici, ezici vb. cisimler ile kimyasal maddeler gibi) oluşabildiği gibi parazitler sebebiyle de ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan bazıları mantar hastalıkları ile pire ve kene gibi parazitlerin ısırmalarından meydana gelen deri bozukluklarıdır. Deri iltihaplanmalarına yol açan bazı mikroorganizmalar da derideki herhangi bir yaranın üzerine kolayca yerleşebilir. Alerjik deri hastalıkları arasında ise kurdeşen ve egzama sayılabilir. Bazı deri hastalıklarının teşhisinde dermatoskop adı verilen cihaz kullanılır.
Dermatoskop:Açık tene sahip ve vücudunda çok sayıda ben bulunan kimselerle, daha önce aile üyelerinden biri deri kanserine yakalanmış kişilerin vücutlarındaki güneş lekeleri ve benler dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop ile yapılan inceleme sonucunda risk altında olduğu belirlenen kişilere ya ilaç tedavisi uygulanır ya da cerrahi müdahalede bulunulur.Derinin vücudun dışını tamamen kaplayan en büyük duyu organımızdır.
Derinin görevi vücut ısısını ayarlamak, solunuma ve boşaltıma yardımcı olmak, vücudu dış etkilerden korumaktır.
Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı vb. duyuları algılayan almaçların verdır.

    Koku ve Tat alma arasında ilişki olabilir mi?
      Koku ve tat alma organlarımız birbiriyle uyumlu olarak çalışır. Dilimiz bir besinin tadını, burnumuz da kokusunu algılar. Kokusu iyi alınamayan besinlerin tadı da iyi alınamaz.
Örneğin nezle olduğumuzda kokuları tam olarak alamadığımız için besinlerin tadını da tam olarak alamayız. Besinlerin tadını tam olarak alabilmek için burun ve dilin birlikte görev yapması gerekir.

    Koklama Organımız Burun
     Burun, koku alma ve solunum organımızdır. Bu organ, alınan havanın temizlenmesini, ısıtılmasını, nemlendirilmesini ve kokusunun algılanmasını sağlar. Bir süre aynı koku alınacak olursa bu koku bir müddet sonra hissedilmez. Ancak ortama değişik bir koku geldiğinde bu yeni koku fark edilir. Burnun yapısını, bölümlerini ve çevresinde yer alan sinüsleri aşağıdaki şekil üzerinde inceleyelim.

    Burun, kemik ve kıkırdakla desteklenen bir organımızdır. Burun boşluğunun duvarı, mukus salgısı üreten hücrelerle kaplıdır. Mukus salgısı üreten bu tabaka mukoza olarak adlandırılır. Mukoza burnun içinin nemli kalmasını sağlar. Burun boşluğunun üst tarafında koku almaçları bulunur. Koku almaçlarının yoğunlaştığı bölgeye sarı bölge denir.
Kokuyu Nasıl Algılarız?
1. Kokulu cisimlerden buharlaşarak ayrılan ve havaya karışan tanecikler, sarı bölgedeki mukus sıvısında çözünerek koku almaçlarını uyarır.
2. Uyartılar beynin koklama merkezine iletilir. Böylece koku algılanmış olur.
Bazı Burun Hastalıkları
Sinüzit: Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir. Doktorun tavsiye edeceği ilaçlarla tedavi edilebilir.
Saman nezlesi: Saman nezlesi bir alerjidir. ilkbahar ve yaz aylarında polenler rüzgârlara kapılarak geniş alanlara yayılır. Aldığımız nefesle burnumuza yerleşen polenler şiddetli hapşırıklar eşliğinde burnun suya benzer bir akıntı salgılamasına neden olur. ilaçlarla ya da aşı yapılarak tedavi edilebilir.
Burun akıntısı: Burun akıntısı; nezle, saman nezlesi, sinüzit, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi bir şey kaçmış olması nedeniyle oluşabilir. Ayrıca kızamık başlangıcında da burun akıntısı görülür.
Burun kanaması: Büyümeye bağlı olarak ergenlik döneminde burun kanamaları görülebilir. Orta yaşlarda ise tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan burun kanamaları görülebilir. Burun kanamalarını durdurmak için yapılacak ilk yardım hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.
   Tatma Organımız Dil

    Yiyeceklerin bazılarının tadını severken, bazılarını ise sevmeyiz. Biberin acı, limonun ekşi, çikolatanın ise tatlı olduğunu nasıl ayırt ettiğimizi biliyor musunuz? Bu farklı tatları almamızda görevli olan dilimizin acaba başka görevleri de olabilir mi? Dilimizin tat alma, çiğneme, yutma ve konuşmaya yardımcı olma gibi görevleri vardır. Maddelerin tadının alınabilmesi için bu maddelerin tükürükte çözünmesi gerekir. Dilin yapısını ve tat alma bölgelerini aşağıdaki şekil üzerinde inceleyelim.
   Dilin ucunda, yanlarında ve arkasında tat alma tomurcukları yer alır. Tat alma tomurcuklarında tatları algılamaya yarayan almaçlar bulunmaktadır. Dilimizin her bölgesi her tadı alabilir. Ama bazı tatları alan tat tomurcukları dilimizin bazı bölgelerinde daha fazladır. Dilimizin ucu tatlı, arkası acı, ön yanları tuzlu ve arka yanları da ekşi tatları daha fazla alır.
Nasıl tat alırız?
1. Tükürükte çözünen maddeler, tat tomurcuklarındaki almaçları uyarır.
2. Almaçlar, aldıkları uyarıları tat alma sinirlerine iletir.
3. Tat alma sinirleri beyindeki tat alma merkezini uyarır ve tat duyusu algılanır.
Bazı Dil Hastalıkları
Tat Körlüğü: insanların bir kısmı bazı maddelerin tatlarını alamazlar. Kalıtsal olan bu duruma tat körlüğü denir.
Dil İltihabı: Çürük dişler, diş eti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık hâline getirmiş kimselerde görülebilen bir tür hastalıktır.
Dil Yaraları:Dilin etrafında görülen kızarıklık ve içi su dolu küçük kabarcıklar dil yaralarının belirtileridir. Bu hastalık hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir.İşitme engelliler çevreleriyle iletişim kurmak için işaret dilini kullanırlar.Bu işaret dili harfleri veya kelimeleri anlatmak için sadece ellerin kullanıldığı sembolik işaretlere dayanmaktadır. Bu dil, işitme ve konuşmanın yerini tam olarak almasa da işitme engellilerin iletişim sorununu büyük oranda çözmektedir.Görme engelliler için kullanılan Braille (Breyıl) Alfabesi’nde, kabartma noktalardan oluşan karakterler kullanılmaktadır. Görme engelliler parmaklarının uçlarını kullanarak bu alfabeyle yazılmış yazıları okuyabilmektedir.

Denetleyici ve Düzenleyici Sistem

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEM
Beyin:

• Zeka- hafıza – öğrenme merkezidir.
• Konuşmayı kontrol eder.
• İstemli hareketleri kontrol eder.
• Acıkma susama uyku uyanıklık rüya gibi olayları düzenler.
• Duyu organlarını denetler.
• Kan basıncını ve vücut sıcaklığını dengeler.
• Beyni çıkarılan bir hayvan yürüyemez,kuş uçamaz ancak arkadan ilince yürür,havaya atılınca uçar.
Beyincik:
• Denge merkezidir.
• Alkol beyinciğin dengesini bozduğu için kişi dengesiz davranır.
• Beyinciği çıkarılan kuşlar faaliyetlerini kontrol edemeyeceğinden uçamaz.
Omurilik Soğanı:
• “HayatDüğümü” de denilebilir.
• Sistemlerin çalışmasını düzenler.Yani istemsiz çalışan iç organların çalışmalarını.Bu sebeple omurilik soğanı zarar görürse soluk alıp verme yada kalp atışı durabilir.
• Nefes alma ,yutma,öksürme,çiğneme,hapşırma,kusma olaylarını kontrol eder.
• Kalbin çalışmasını düzenler.
• Beyin ile omurilik dolaylı olarak a organlar arasında iletimi sağlar.
Omurilik:
• Omur kemikleri arasında bulur.kuyruk sokumuna kadardır.
• Beyin ile diğer organlar arasında bağlantı sağlar.
• Refleks olan davranışları kontrol eder
• NOT:Reflekslerin gerçekleşmesi omurilik kontrolü beyindedir.Örneğin elimize iğne batınca elimizi çekmemiz omurilik,acısını hissetmemiz beyin sayesindedir.
• Refleks iki çeşittir.Doğuştan getirilenler ve sonradan kazanılanlar.
• Düşünülmeden, kendiliğinden herhangi bir uyarıcıya karşı verilen tepkiye refleks denir.
Doğuştan getirilenler:Bebeğin annesini emmesi, düşerken bir yere tutunma,tehlike anında göz kırpma,karanlıkta göz bebeğinin büyümesi,gürültüden irkilme,diz kapağına vurulunca ayağın havaya kalkması,soğukta kılların diken diken olması gibi.
Sonradan kazanılan refleksler:Ata binme,bisiklete binme,örgü örme,limon görünce ağzın sulanması,yüzme,yazı yazma gibi.
 
      İÇ SALGI BEZLERİ
Hormon:Vücudun belli bölgelerinden salgılanıp başka bölgelerdeki hücreler üzerinde etki eden ve kan yoluyla taşınan bileşikleridir.
İnsanlardaki fiziksel ve ruhsal durumlar ile büyüme gelişme üreme gibi olaylar hormonlarla düzenlenir.
Sinir sisteminin tepkileri hızlı ve kısa süreliyken hormonların etkileri yavaş ve uzun sürelidir.
Hipofiz Bezi
• Beynin altında nohut büyüklüğündedir.
• Salgıladıkları hormonlarla diğer iç salgı bezlerinin çalışmasını kontrol eder.
• Sinir sistemi ile iç salgı bezleri arasında iletişimi sağlar.
• Büyüme hormonu salgılar.(doğumdan başlar gelişimin sonuna kadar)
• Büyüme hormonu çok salgılanırsa devlik az salgılanırsa cücelik olur.
Tiroit Bezi
• Gırtlağın altında soluk borusunun üzerinde bulunur.
• Tiroksin ve kalsitonin salgılar.
• Tiroksin hormonu metabolizma hızının artmasını ve kimyasal olayların düzenlenmesini sağlar.Fazla salgılanması guatr hastalığına sebep olur.
• Kalsitonin ise kalsiyumu kandan kemiklere geçirerek kemiklerin sertleşmesini sağlar.
Böbrek Üstü Bezleri
• Her iki böreğin üzerinde bulunur.
• Adrenalin hormonu salgılar.
• Adrenalin korku,sevinç,öfke gibi anlarda salgılanır.Bu sayede solunum dolaşım hızı artar,kan basıncı ve şeker yükselir,damarlar daralır,göz bebeği büyür.
Pankreas
• Kan şekerini düzenleyen hormon salgılar.Aynı zamanda enzimde üretir.(Sindirime yardımcı)
• İnsülin ve Glukagon salgılar.
• İnsülin kan şekerini düşürür.Kandaki şekeri karaciğerde glikojen olarak depolayarak azaltır.Yetersiz salgılanması şeker hastalığına sebep olur.Dışarıdan insülin takviyesi almalıdır.
• Glukagon kan şekerini yükseltir.Gerekli hallerde karaciğerde depolanan glikojeni parçalayarak şekeri yükseltir.
Eşey Bezleri
• Dişlerde yumurtalık östrojen hormonu salgılar.
• Östrojen dişilik özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlar.dişiye özgü ses ,üreme organlarının gelişimi,vücut yapısının oluşması ve yumurta oluşumunu sağlar.
• Erkeklerde testis testesteron salgılanır.
• Testesteron erkeklik özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlar.Sakal bıyık çıkması,ses kalınlaşması,kemik gelişimi,erkeksi kas yapısı,üreme organlarının gelişimi,sperm oluşumunu sağlar.

Boşaltım Sistemi

   BOŞALTIM SİSTEMİ
     Vücudumuza alınan besin maddelerinden enerji elde ederiz. Solunum yolu ile besinlerdeki enerji açığa çıkarken bazı artık maddeler oluşur. Bu artık maddeler vücut için zararlıdır ve dışarı atılması gerekir. Bu artıklar fazla su tuzlar karbondioksit ve üredir. İşte vücut için zararlı olan bu artık maddelerin dışarı atılmasına boşaltım bu görevi yapan organlara da boşaltım organları denir.
Neden Boşaltım Yapılır?
- Zararlı atıkları vücuttan uzaklaştırmak
- Canlıda hücrelerin normal faaliyetlerini sağlamak için uygun bir iç ortam oluşturmak (homeostasi=iç denge)
- Kandaki yararlı madde kaybını önlemek (Bu işlem böbrekteki geri emme yoluyla gerçekleşir.)
- Kanın bileşimi ile doku sıvısındaki su ve tuz miktarını düzenlemek için boşaltım yapılır.
İNSANLARDA BOŞALTIM SİSTEMİ
İnsanlarda boşaltım sistemi
* Böbrekler
* İdrar kanalı (üreter)
* İdrar kesesi (mesane)
* Boşaltım kanalı (üretra) yapılarından oluşur.
Böbrekler:İnsan vücudunda böbrekler omurganın iki yanında bel hizasında çukur kısımları birbirine dönük olarak yerleşmiş koyu kırmızı renkli ve fasulyeye benzeyen organlardır.Böbreklerin iç kısımlarında göbek adı verilen çukur bir yer vardır.Böbrek atardamarı ve böbrek toplar damarı buradan girer.Ayrica idrar kanalları da buraya bağlıdır.Böbrekte iş gören en küçük birimlere nefron denir.Her nefron bağımsız süzme ünitesine sahiptir. (Her böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron vardır).
Nefron;
*Süzülme bölgesi
*Geri emilme bölgesi
*Salgılama bölgesi olmak üzere 3 bölge ile görev yapar.
     Süzülme bölgesinde kan damarları ile böbreğe gelen kanın içindeki yararlı ve zararlı maddeler basınç etkisi ile geri emilim bölgesine itilir.Protein ve kan hücreleri süzülme esnasında geçemez.Emilim bölgesine geçen sıvıdaki su ve glikoz emilir ve kan damarlarına geri verilir.Vücuttan atılması gereken büyük moleküllü zararlı maddeler de esas salgılama bölgesinde nefronlara iletilir ve buradan idrara geçer.
Nefronların son bölümü böbreğin havuzcuk bölümüne açılır. Toplanan idrar havuzcuktan idrar kanalına(üreter) oradan da idrar kesesine gider.İdrar kesesinde(mesane) biriken idrar mesanenin düz kaslarının kasılması ile idrar boşaltım kanalına(üretra) geçer.Buradan dışarı atılır.
Erkeklerde boşaltım sistemi ile üreme sisteminin dışarıya açıldığı açıklık aynıdır.Dişilerde boşaltım için ayrı üreme için ayrı açıklık vardır.
İdrar Kanalları (üreterler):Böbrek ile idrar torbası arasında bulunurlar. 25-30 cm uzunluğunda kas liflerinden oluşmuş boru şeklinde yapılardır. Böbreklerde oluşan idrar üreterlerle idrar kesesine ulaşır.
İdrar Kesesi (mesane):İdrar kesesi kaslardan oluşmuş idrarın depolandığı genişleme özelliği bulunan torba biçiminde bir yapıdır. İdrar torbası dolduğunda kesenin duvarını oluşturan kaslar gerilerek idrara çıkma hissi uyandırır ve duvarındaki kasların kasılması ile idrar kesesi boşalır.
Boşaltım Kanalı(üretra):İdrar torbasından sonra gelen ve idrarın vücut dışına atıldığı son kanaldır. Kadınlarda 3-4 cm erkeklerde yaklaşık 14-15 cm uzunluğundadır.
Böbrek Atardamarı:Vücutta toplanan artuk maddeleri böbreğe getiren damardır.İçindeki artık maddeleri böbreğe bırakır. Oksijeni bol taşıdığı kanda zehirli atıklar fazladır.
Böbrek Toplardamarı:Böbrekte geri emilimle alınan yararlı maddeleri kalbe getirir.Kanın akciğerlerde temizlenmesinden sonra bu maddeler vücuda dağılır. Karbondioksiti bol taşıdığı kan zararlı maddelerden arındırılmıştır.

İnsanlarda böbrekten başka deri ve akciğer de boşaltım yapar.
Deri terleme yolu ile su tuz ve üre atar.(Terleme ile vücut sıcaklığını ayarlar)
Akciğerler solunum yolu ile karbondioksit ve su buharı(su) atar.
Kalın Bağırsak ince bağırsaktan kana geçemeyen besinler ile su madensel tuzlar (mineraller) besin atıkları ile safra sıvısının bir süre depolanmasını ve sindirim sisteminin son bölümü olan anüse iletilip anüsten de dışkı yoluyla vücut dışına atılmasını sağlar.Boşaltım yapmaz boşaltıma yardımcı olur.
Karaciğer; amonyağı üreye çevirerek boşaltıma katkı sağlar.
İdrarında glikoz olan biri şeker hastasıdır.Sağlıklı insanların idrarında glikoz olmaz.
Boşaltım Sistemi Organlarının Sağlığı
* Böbreklerin iyi çalışması için bol bol sıvı alınması gerekir.(Günde en az 2 litre)
* Alkolden uzak durulmalıdır.
* Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenmemelidir.
* Bel bölgesinin üşütülmemesine dikkat edilmelidir.
* İdrar uzun süre tutulmamalıdır.(Böbrek taşları oluşur.)
* Böbrek ya da idrarda anormal bir durumun farkına varıldığı zaman doktora gidilmelidir.
* Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır.
* Düzenli banyo yapılmalıdır. (Derideki gözeneklerin açılması için).
* Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir. (Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.)
   
Boşaltım Sistemi Hastalıkları 
    Boşaltım sisteminde; böbrek iltihabı böbrek taşı böbrek yetmezliği idrar torbası ve idrar yolu iltihabı nefrit üremi albümin sistit şeker hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı olan böbrek rahatsızlıkları görülür.
Böbrek İltihapları:Böbreğin öz bölgesinde veya havuzcuğunda görülür. İdrar tutamama bel ağrısı halsizlik üşüme ateşlenme gibi belirtileri vardır.
Böbrek Taşları:İdrardaki madensel tuzların (kalsiyum tuzları D vitamini ve azotlu bileşiklerin) idrar kanalcıklarında veya havuzcukta veya idrar borusunda birikmesi ile oluşur. Erkeklerde daha fazla ortaya çıkar. Sancı ve idrarda kan görülmesi gibi belirtileri vardır. (Taş oluşumunun önlenmesi için günde yeterince su içilmeli süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketiminden uzak durulmalıdır.)
Böbrek taşlarının tedavi yöntemlerinden biri taş kırmadır. Bunun için yüksek enerjili (ultrasonik) ses dalgaları kullanılır ve ses dalgaları cilde ve böbreklere zarar vermeden taşları kırabilir. Kırılan taşlar idrarla dışarı atılır. Büyük ve kırılamayan taşlar ise ameliyatla alınabilir.
Böbrek Yetmezliği:Böbreklerin tamamen veya kısmen (%80) görevini yerine getirememesi hastalığıdır. Bu hastalığı taşıyan insanların kanındaki su üre ürik asit ve madensel tuzları temizlenmesi için DİYALİZ makinesine bağlanması veya böbrek naklini yapılması gerekir.
Diyaliz makinesi idrarla atılamayan su üre ürik asit ve madensel tuzların kandan süzülerek kanın temizlenmesini sağlar. Bu yöntem kalıcı tedavi sağlamaz. Kalıcı tedavi için böbrek naklinin yapılması gerekir.
Organ nakli canlı bir kişinin bir böbreğini (sağlıklı bir kişi tek böbrekle de yaşayabilir ) ya da yeni ölmüş ama organları hala canlı birinin böbreğini alarak yapılabilir.
Nefrit : Nefronların iltihaplanması hastalığıdır. Yüz göz ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtileri vardır. Bulaşıcı hastalıklar sonucu oluşur.
Üremi:Böbrek yetmezliği sonucu idrarla atılması gereken zararlı ve atık maddelerin atılamayıp kanda (vücutta) birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalıktır.
Albümin:Nefronların görevini yapamaması sonucu proteinli maddelerin idrara geçmesidir.
Sistit:Üreme organları veya kan yoluyla gelen mikropların idrar yollarında oluşturduğu yanmadır.